Liderler uyandıkları andan itibaren dikkat dağıtan şeylerin ve türlü türlü isteklerin bombardımanına uğrar. Akıllı telefonlarında hiç susmak bilmeyen e-mail uyarı sesleri, mesajlar, talepkar telefon konuşmaları, hatırlatmalar liderin tüm ilgisini ve dikkatini adeta boğar.
Araştırmalar, en çok stres hormonunu uyandıktan sonraki birkaç dakika içinde salgıladığımızı söylüyor. Bunun sebebi ise günün geri kalanını düşünüp vücudumuzda daha çok kortizol hormonunun salgılanması. Tüm bu uyarıcılar da kişinin dikkatinin sağılmasına, stres seviyesinin yükselmesine ve düşünce süreçlerinin hızlanmasına neden oluyor. Tüm bu negatif unsurların farkında olmak ve gün içinde fiziksel ve duygusal durumu düzenlemek, verimliliği artırmak için liderlerin farkındalıklarını artırması gerekiyor.
Yapılan birçok çalışma araya giren işler, sosyal medya ve e-maillerin verimliliği ve iş yerine bağlılığı negatif anlamda etkilediğini gösteriyor. Örneğin Wall Street Journal’da çalışan bir kişi günde 21 defa Facebook’a bakıyor ve 74 defa e-maillerini kontrol ediyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden Gloria Mark’ın yaptığı bir çalışmaya göre ise kişinin dikkati her dağıldığında, yeniden dikkatini toparlaması ciddi zaman alıyor.
Birçok liderlik geliştirme programında hala strateji, kurumsal inisiyatifler, finans veya pazarlama konuları temel alınıyor. Oysa araştırmalar duygusal zeka ve “soft yetenekler” denilen unsurların başarıda kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Liderlik konusundaki birçok kitap ve makale, liderlerin nasıl daha iyi, daha hızlı, daha çok ve daha büyük sonuçlar alabileceğine odaklanıyor. Günümüz toplumu, sürekli ilerleme fikrine bağlanıp kalmış durumda ve bu fikir hem liderler hem de onların ekiplerinin stres seviyelerini artırıyor, kurum içindeki ilişkileri yıpratıyor, kişilerin kendi zihinsel durumlarını kötüleştiriyor.
Nörolojik çalışmalar ise beynin reaktif ve koruyucu mekanizmaları bizleri yönettiği için bazen bilinçsizce kararlar verdiğimizi gösteriyor. Örneğin liderler bir sorunun tüm yönleri üzerine çalışacak vakitleri olmadığını düşündüklerinde, aslında bakış açılarını daraltmak ve bilinçli kısayollar oluşturmak istiyor. Bu da onları daha uyarıcı ve reaktif bir konumu sokuyor. Yani bir başka deyişle, eylemleri otomatik hale geliyor. Bizler bu duruma liderlerin “otomatik pilot hali” de diyoruz. Buna ek olarak, son dönemde yapılan çalışmalar liderlerin kişisel farkındalık faaliyetleri için genellikle vakit bulamadığını gösteriyor. Oysa farkındalık liderlere sorunlarla mücadele etmeleri için güçlü bir strateji oluşturma imkanı sunar. Wisconsin Üniversitesi’nden Richard Davidson’ın yaptığı çalışma, meditasyonun beynin sakinlikle ilgili bölümlerinde fiziksel değişiklikler bile yaratabildiğini gösteriyor. Benzer şekilde UCLA Zihinsel Farkındalık Araştırma Merkezi meditasyonun, dikkat ve odaklanma gibi beyindeki yönetim fonksiyonlarını geliştirebildiğini tespit etti. John Hopkins Üniversitesi’ndeki çalışmalarda ise farkındalık meditasyonunun anksiyete, depresyon, ağrı ve uyku sorunu gibi psikolojik stres kaynaklarının azaltılmasına yardımcı olduğu ortaya çıktı.
1. Bilinçli olarak ana odaklanmak
Liderlerin zihni iki taraftan çekiştirilmiş bir halde olabilir; gelecek ve geçmiş. Geçmişi düşünmek genellikle geçmişteki hataları gözden geçirmek veya problemleri analiz etmek için kendini gösterir. Geçmişteki hataların üzerine düşünerek bunlardan ders çıkarılabilir. Ancak gerçek olan bir şey var ki; o da geçmişte yaşanan şeylerin hiçbir zaman aynı şekilde tekrarlamayacağı, aynı problem çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Gelecek üzerine düşünmek ise liderlerin daha çok hedeflerini veya stratejilerini gözden geçirmek için başvurdukları bir alan. Ancak geleceği çok fazla düşünmek de, liderlerin bugün ortada olan fırsatları gözden kaçırmasına neden olabilir.
2. İçsel farkındalık
Duygusal zekanın en önemli unsurlarından biri kişisel farkındalıktır. Bu aynı zamanda, farkındalığı yüksek bir lider olmak için de kilit öneme sahip. Kişisel farkındalık, çevrenizdekilerin fikirlerini almanın yanı sıra aynı zamanda kendi içinize yönelmeyi, içsel dünyanızın sesini dinlemeyi, hayattaki amacınızı düzenli olarak kendinize hatırlatmayı, duygusal durumuzun farkında olmayı da ifade ediyor.
3. Enerji yönetimi
Optimum performansı sürdürebilen ve farkındalığı yüksek bir lider olmak için enerjinizi yönetmeniz gerekir. Ancak burada bahsedilen sadece fiziksel enerji değil, zihinsel ve duygusal enerji. Bu yüzden enerjinizi yüksek tutmak denildiğinde, sadece fiziksel egzersiz, iyi uyku, düzenli beslenme ve pozitif ilişkiler kurmayı düşünmemelisiniz. Aynı zamanda öz duyarlılık, kibarlık ve şükretmeyi düşünmelisiniz.
4. Bilinçsizce tepki göstermek yerine, duyusal olarak yanıt vermek
Araştırmalar, beynin savunmacı ve koruyucu sistemleri yüzünden birçoğumuzun nasıl da spontane, bilinçsizce ve reaktif davranışlar sergilediğini gösteriyor. Bu davranışların bazen negatif ve yıkıcı sonuçları da olabiliyor. Zihinsel farkındalığı yüksek liderler ise sakince tepkiler verip, nefes alarak, duygusal durumlarını dikkatlice gözlemleyerek ve bilinçli kararlar verebiliyor.
5. Onaylamak ve duyarlılık göstermek
Araştırmalar çalışma kültürlerinde karşılaşılan birçok kötü uygulamanın, çalışanların iş yerine olan bağlılığındaki zayıflığın ve yaptıkları işten aldıkları tatmindeki azalmanın liderleriyle ilişkilerinden kaynaklanabileceğini gösteriyor. Zihinsel farkındalığı yüksek liderler ise başkalarıyla ilişkilerinde sadece empati kurmakla yetinmeyip, yargılamalarında ve eleştirilerinde de kendilerini sınırlandırıp onaylama ve duyarlılık gösterme mekanizmalarını devreye sokar. Böylelikle daha insancıl bir iş kültürünün oluşmasını sağlar.
6. Açıklık
Bu sadece başka fikirlere ve bakış açılarına açık olmak değil, aynı zamanda bilişsel süreçlere, bir işe yeni başlayan kişinin düşünce yapısına veya farklı tecrübe seviyesindeki çalışanların düşüncelerine açık olmayı ifade ediyor. Bu özellik, aynı zamanda bir liderin karar sürecindeki önyargılarını da azaltır.
7. Bağlı olmamak
Günümüzde kurumsal sistemler ve liderlik gelişim uygulamalarının hepsi, sonuç ve kontrol odaklı bir adanmışlığı gerekli kılıyor. Oysa sonuca odaklanmak, kısa vadeli bir bakış açısının yansımasıdır. Sonuca odaklanmak ve kontrol mekanizmaları, çalışanların yaratıcı ve yenilikçi bakış açılarını köreltir. Zihinsel farkındalığı yüksek liderler ise sahip oldukları gelecek vizyonu sayesinde sonuca odaklanmak yerine bazı çıktıları hesaplama yoluna giderler ve bu onlara daha esnek, uyumlu ve hatalara karşı anlayışlı bir bakış açısı kazandırır.
Uplifers